Dali’lik ve Dahilik Arasındaki İnce Çizgi

Dali’lik ve Dahilik Arasındaki İnce Çizgi

Sürrealist ressam Salvador Dali, gözleri bağlı ünlü yarışmacıların ‘’gizemli misafiri’’ mesleğini sorgulayarak tahmin etmeye çalıştıkları ‘What’s My Line?’ adlı bir Amerikan yarışma programına davet edilmişti.

What’s My Line Toplam 25 Sezon 2196 bölüm süren zamanın en takip edilen yarışma programıydı. Yarışmaya katılan gizemli konuklar yarışmacılar kazansa da kazanmasa da 500 $ ödeme alırdı. Yarışmacıların misafirleri görmek için 750 $ ödedikleri heyecanlı anlar da yaşanıyordu.

Yarışmacılar sorularını yönelttiler ama Dali’nin neredeyse tüm sorulara ‘Evet’ demesiyle akılları karıştı.

‘Yazar mısınız?’ diye sorulduğunda Dali ‘Evet’ dedi.

Doğruydu: Dali üç kurgu dışı kitabın yanı sıra Saklı Yüzler adında da bir roman yazmıştı.

‘Performans sanatçısı mısınız?’ diye sorulduğunda da ‘Evet’ dedi

Performans sanatı alanına giren pek çok ürün üretmişti

Dali’nin ardı ardına gelen pek çok soruya ‘Evet’ demesine sinirlenen bir yarışmacı ‘Bu adamın yapmadığı hiç bir şey yok ki!’ diye tepki gösterdi.

Yaratıcı bir zihin, etrafındaki dünyayı biçimlendirmek ister. Dali, ‘Whats My Line?’ programında mobilyacı olduğunu söyleyebilirdi; pek çok sandalye tasarlamış, hatta ‘Mae West’in Dudakları’ adı verilen kanepesi bir tasarım klasiğine dönüşmüştü.

Bir film yapımcısı olarak, çığır açan ‘Bir Endülüs Köpeği’ ve ‘Altın Çağ’ filmlerinin senaryosunu yazmıştı. Ayrıca Hitchcock’un ‘Öldüren Hatıralar’ filminin düş sekanslarını yönetmiş ve Walt Disney’in benzersiz kısa animasyon filmi ‘Destino’nun çizimlerini yapmıştı.

1945 yılında Disney ile ortak bir animasyon yapmak için yola çıkan Salvador Dali’nin bir projesiydi bu. Disney’de çalışan John Hench ile birlikte sekiz ay boyunca hikâyeyi masa başında evirip çevirmişler. Ancak o yıl Disney mali krize girince proje rafa kaldırılmış. Tam elli üç yıl sonra ise başka bir proje üstünde çalışılırken Destino yeniden keşfedilmiş ve ellerindeki 17 saniyelik orijinal görüntüleri tamamlamak için kolları sıvamışlar. Dali’den miras kalan çalışmaları da kullanarak film tamamlanmış ve 2003 yılında ilk defa New York Film Festivali’nde gösterilmiş. Film, zamanın vücut bulmuş hali olan Chronos’un, ölümlü bir kadınla yaşadığı aşk üzerine kurulu. Dali’nin sürrealist manzaralarında süzülen trajik bir aşk hikâyesi. Filmin müzikleri Meksikalı şarkı yazarı Armando Dominguez’e ait.

Bir mücevheratçı olarak ‘Royal Heart’ın da aralarında olduğu, genelde hareketli parçaları olan, detaylı mücevher tasarımları yapmıştı. Altından yapılma, yakut ve pırlantalarla kaplı, kalp şeklindeki mücevherin merkezi, gerçek bir kalp gibi atıyordu.

Bir mimar olarak binalar tasarladı; içlerinde en ünlüleri Port Llgat’taki evi ve Figueres’deki olağanüstü Teatro Museo’ydu. Bir ev istiyordu ve kendi kendine yaptı. neden başkasına yaptırsın ki?

Port Llgat’taki Evi (solda) ve Figueres’deki Teatro Museo (sağda)

Ayrıca tiyatro dekorları, giysiler, tekstil ürünleri ve parfüm şişeleri tasarladı. Bugün hâlâ marketlerde yer alan Chupa Chups lolipoplarının üreticisi Dali’den yeni bir logo tasarlamasını istedi. Dali, bugün hâla kullanımda olan papatya deseniyle çevrili harflerden oluşan logoyu yarattı. Hatta logonun her zaman göz önünde kalması için paketin tam tepesinde olmasını önerdi. Dali, ‘ben sanat tarihinde yeri olan ünlü ve varlıklı bir sürrealist ressamım’ diye düşünebilirdi ama yapmadı; kulağa eğlenceli geldiği için şansını denedi. Kafasında neyin önemli, neyin önemsiz olduğuna dair herhangi bir kural yoktu.

Dali ve Amanda Lear

Dali sıklıkla ‘Dali’nin Frankeştaynı’ olarak adlandırılan bir kişi bile yarattı. Amanda Lear. Onunla 1965'te bir gece klübünde tanıştığında, kadının adı Peki d’Oslo’ydu. Dali ona yeni bir ad verdi, onu baştan yarattı, hakkında gizemli hikâyeler yaydı ve onu disco / art sahnesine başarıyla sürerek fırtına gibi esmesinin yolunu açtı

Okul ve toplum, bize becerilerimizin sınırlı olduğunu hissettirir ve yaratıcı özgüvenimizi elimizden alır. İnanılmaz bir hayal gücü, sezgi ve zekâyla doğmamıza rağmen, pek çok insan bu güçleri kullanmamak üzere yetiştirilir ve bunun sonucunda solup giderler. Okullarımız, ailelerimiz ve arkadaşlarımız bize becerilerimizin kısıtlı bir alanını yansıtırlar.

Yaratıcı insan bir şeyi istiyorsa, durmaz, dener.

Dali’nin farklı ortamlardaki tasarımlarının, filmlerinin ve deneylerinin belki hepsi başarılı değildi ama yeterli sayıda başarısı, saygı toplamasına yetti.

Philippe Starck ve Zaha Hadid gibi modern tasarımcıların da benzersiz vizyonları var. Tasarladıkları sembolik opera binaları, stadyumlar ve otellerle ünlüler. Ayrıca arabalar, bisikletler, lambalar, mücevherler, sandalyeler ve tekneler de tasarlıyorlar. Her türlü projeye uyarlanabilecek bir düşünce biçimi geliştirmişler.

Bazen başarılı bazen de başarısız olunur ama önemli olan her şeyi denemek ve neler olacağını görmektir.
Z.ISLAND. FUTURISTIC KITCHEN (Zaha Hadid)
Juicy Salif -Limon Sıkacağı Philippe Starck
Le Nuage Fitness Center Design (Philippe Starck)
Haydar Aliyev Kültür Merkezi (Zaha Hadid)
Samuel Beckett bir sözünde der ki;
Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil.
Yaratıcı bir düşünce yapısı yaptığınız her şeye uyarlanabilir ve hayatınızın her yönünü zenginleştirebilir. Yaratıcılık açılıp kapanan bir düğme değil; etrafınızdaki dünyayı görme, onunla iletişim kurma ve ona tepki verme şeklidir.

Yaratıcı insanlar belgeleri dosyalarken, yemek yaparken, zaman çizelgelerini düzenlerken ya da ev işi yaparken de yaratıcıdır. Konfor alanınızdan ne kadar uzağa düşerse düşsün, her türlü zorluk ya da projeye uygulanabilecek alternatif bir düşünce şekli geliştirmeye çalışmak gerekiyor.

yararlandığım kaynaklar:
rod judkins — the art of creative thinking
wikipedia
salvador-dali.org
quora
woont (international furniture catalog)