Youtube’da 365 Günde Ne Öğrendim? Tavsiyeler, Kazançlar, Kazanımlar

Youtube’da 365 Günde Ne Öğrendim? Tavsiyeler, Kazançlar, Kazanımlar

Merhaba Hoş Geldiniz

https://medium.com/sercansolmaz/sercan-anlatiyor-youtube-8554738d55a7

Dilerseniz geçen sene bahsettiğim ilk giriş yazıma da yukarıdan ulaşabilirsiniz. (kullandığım ekipmanlar, tercihler, sebepler, mini tavsiyeler içermektedir)

Youtube’da 1. yılım. Yaklaşık 25 videodur size içerikler sunmaya çalışıyorum. Sadece 25 evet. Sözde her hafta, her pazar günü video eklemeyi plânlarken evdeki hesap çarşıya uymadı tabi.


1 sene içinde ne bekliyordum, ne buldum. Buna eğer bir tecrübe dersek bana neler kattı, eğer siz de böyle bir şeye benim gibi sıfırdan girişececekseniz sizi neler bekliyor gibi bir tavsiye, sohbet bölümü hazırlamaya karar verdim..

Beni, videolarımı şimdiye kadar izlediğiniz, kâh 1 sene kâh bir kaç ay, ya da gündür misafirim olduğunuz için çok teşekkür ederim.. Tavsiyeleriniz benim için çok önemli. Videoları beğenmeniz, yorum yazmanız, halen değilseniz abone abone olmanız da benim için çok önemli. Böylece YouTube algoritması, siz kendi sayfanızda paylaşmasanız bile konu ile ilgilenenlerin önerilerinde gösterdiği için, böyle bir sayfanın gittikçe daha gelişmesini sağlamış oluyor. Eğer siz de isterseniz tabi. Size çok büyük bir sorumluluk verdim değil mi?

Kanaldaki videolardan biraz farklı olacak bu bölüm belki biraz uzun. Çayınızı kahvenizi hazırlayın geliyorum.

10 seneden fazla bir zamandır blog yazıyordum. Tabi hep teknik yazılar değil. Hatta bir çoğu kişisel denemeler, kısa hikayeler, çok az teknik makale, yaptığım işlerle ilgili bilgi niteliği taşıyan şeyler de var.

Ne iş yapıyorum. 40 yıllık geçmişi olan bir müzik mağazasında ses ve kayıt teknolojileri departmanının başındayım 15 senedir. Ankara’dayım. Oyun ve reklam müzikleri, jingle ve kayıt işleri yapıyorum kısaca.

İşin görselle, sesle daha iyi anlatıldığı son on yıldır genelde hep forum, blog, ve ara ara açıp kapattığım kimi web sayfaları üzerinden bilgiler vermeye çalıştım. Basçı ve davulcular için, kayıt teknolojileriyle ilgilenenler için forumlar kurdum. Sevenleri kavuşturdum. 🙂 Bıdı bıdı bir sürü şey.

Zaman zaman da acaba ekran görüntüleri paylaşarak kimi şeyleri anlatmayı becerebilir miyim diye de düşünüp, ses ile ilgili bir şeyi anlatmak istediğimde, sadece yazının yeterli olmadığını da anlayıp , sizin de diğer videolardan görebileceğiniz gibi dinlemek, duymak, izlemek gerekliliği gibi bir takım zorluklarla karşılaştım hep.

Bu arada bolca da araştırıyordum tabi ki; gerek kendi işimle, gerekse ilgi duyabileceğim alanlardaki konularla ilgili olsun. Bunları bir Türkçe içerik halinde nasıl sunabilirim, nasıl bir yol izleyebilirim diye düşündüm.. İşte böyle böyle çekimler yapmaya başladım. Blog mantığından çok farklı olduğu için en ufak bir hata olmasın diye özenle çalışmaya gayret gösterdim. Bildiğim şeylerin üzerinden tekrar tekrar geçtim, kararsız kaldıklarımda işin bilenlerine sordum, forumlara katıldım, telefonlar açtım.

Misal, ‘’8 Boyutlu Müzik Nedir?’’ videosu için 2 hafta üzerinde temel terim kavram ve detayları için çalıştım, kullandığım tüm müziklerin lisans ve kulanım izinlerini aldım. Kayıtlar yaptım. Olmadı baştan çektim, olmadı tekrar tekrar uğraştım. Ama aklımdakileri tamamen aktarabildim mi, içime kesinlikle sindi evet.

Neticede, bir YouTube kanalı belki ama bir Ted, TEDX videosu gibi bilgilendirici, tavsiye verici ve özendirici de olması için gayret gösterdim. Bir nevi UDEMY platformu mantığından geri kalmak da istemedim. Bilmeyenler için UDEMY, kimi konularda bilgili olan eğitmenlerin kendi online derslerini hazırlayıp, belirledikleri, ya da sistemin tanımladığı ücretler üzerinden konunun ilgilenenlerine bir nevi özel dersler sunduğu bir platfom. Belki ben de orada bir şeyler hazırlarım ama o ayrı bir konu.

Artık videolar çekeyim, seri halde yayınlar yapayım planlarındayken aklım nasıl karıştı, alet edevatları lensleri, mikrofonları alırken ne yollar, çileler çektim bir anlatmak isterim şimdi. Belki faydalı olur, fikirler verir ve sizi de motive eder umarım.

Bir gün bir arkadaşım bana dedi ki. Çok da severim Adı Emirhan. Sen dedi anlat bildiklerini ben çekerim kurgularım ara ara yayınlarız, kanal açmış olursun sen de böylece dedi. Bu adam görüp görebileceğiniz en tatlı insanlardan biri. İllustratör, reklam, belgesel yönetmeni, tv yapımcısı filan. Aldı beni bir stres. Sonuçta bir Tv programı yapmıycaz ama. Ne kadar titiz çalıştığını bildiğim için bir gerginlik oldu tabi bende.

Tamam bakarız filan dedim ben, o aralar da ara ara facebookta canlı yayında müzik yapıyorum, itunes, spotify’dan albümü yeni yayınlamışım. Bir heyecanlar, bir şeyler, konser hazırlıkları filan. Bir yandan da zaten işim var devam ediyorum. Hallederiz dedim ben. Geçiştirdim galiba biraz.

Pat ertesi gün geldi 2 kamera, 2 ışıkla , 3–5 tane mikrofonla. E hadi dedi, bekletmeye gelmez çekelim. Dedim ne anlatıcam. İşte aklına ne geliyorsa anlat. zamanla oturturuz. sen de alışırsın.

Ya öyle olur mu? Ben bir blog yazısını bile 2 hafta araştırıp yazan adam pat diye nasıl konuşayım.

E ne yapayım. Adam geldi. Ekipmanı kurdu. Naz, niyaz yapacak değilim. Buldum kenarda bir ürün, kutusu filan var. Kutu açarak başlarız mesela dedim. Çektik. On dakikada anlattım bitti o.

Hazır ekipmanı getirdim madem, Bir şeyler daha anlat dedi. Zaten stresliyim. Hazırlıksızım. Gitar’da nasıl Cover yapılır, onu anlatayım o zaman dedim.

Aklıma bir şey gelmedi ki pat diye. ama hiç takılmadan bir şeyi anlatmak arkadaşınıza anlatır gibi olmuyor tabi. Gak dedim, guk dedim, ay dedim, of dedim. Yok akmıyor yani cümle. yani o kameranın kırmızı kayıt butonuna basınca insana bir haller oluyor. Bir kilitlenme geliyor. Bunu yaşayabilirsiniz çok normal, bu farklı bir psikoloji, rahat olan varsa harika tabi.

Bir makale yazıyor olsanız, 10 defa düzenlersiniz ama video içinde tek bir şeyi hatalı söylerseniz ve hatayı sonradan farkederseniz, yayınlandıktan sonra tek yolu, orasına burasına açıklama yazmak yerine onu silmek. Bende heyecan yaptı tabi bu durum.

O konuyu çektik, hallettik. Emirhan Çekimini, kayıtlarını yaptı, çekti beni gitti. bi’ süre sonra 2 videoyu sağolsun hazırladı yükledim youtube’a.

Şimdi Bir müzik kanalım vardı aslında ama ayrı mı yapalım aynı mı kalsın derken bile kararsızlığa düştüğümü biliyorum. Şimdi ben bir müzisyenim. Müziğimi dinlemeye gelen olsa, anlattığım tanıtım videolarını, ders içeriklerini ne yapsın. Tam tersi de, Bir şeyin incelemesini araştırıyor olsa biri, pat bir sonraki videoda konser görüntüsü, radyo programı filan o tam alakasız olacak. Tutarlılık anlamında olmayacak iş. Zaten o yüzden farklı bir içerik hazırlayacak olduğumda bakalım bugün kaç kişi ayrılacak diye bakıyorum. Kendimce kafamda kimi şeyleri bir zincirle bağlamaya çalışırken, birbiriyle tutarsızlıklar olabiliyor tabi.

Ayrı olsun kanal dedik. Sercan Anlatıyor olsun dedik şimdilik. Kaldı da öyle. Sözde halâ değişecek.

Böyle bir palas pandıras bir durum oldu anlayacağınız.

E sonra Emirhan yoğun adam tabi, bir gün Hollanda’da bir gün Kıbrıs’ta sabahlara kadar çalışıyor, bir gün toplantıda, dedim ben seni kitleyemem, böyle böyle yaparız bir ara dedik kaldı öyle. 1 Sene geçti üstünden.

Sonra 1 senenin ardından yani aralık 2017’de ben kendi başıma yapayım dedim. ama nasıl yapayım fikrim yok, malzemem yok, aklımda çok konu var ama bunu bir sunum haline getirmek için nasıl çalışmam lazım bir çalışma düzenim yok. Böyle bir şeylere girişeyim dedim.

Başladım araştırmaya, sordum, soruşturdum ne almam lazım, nasıl oluyor bu işler, çekimler, kayıtlar editler. Her yerde duyacağınız aynı listeyi ben de gördüm, okudum, izledim.

Kamera, ışık, mikrofon, düzenleme programı listelerini not ala ala, youtubedan her bir ekipmanın 30 tane videosunu izleye izleye kendime bir hareket planı oluşturmaya başladım. Sayfa Sayfa notlar, klasör klasör yer imleri oluşturdum.

evlendikten ve evi taşıdıktan sonra bu düzen biraz değişti ama çalışma mantığı halen aynı devam ediyor
Video düzenlemede tercihimi Final Cut Pro’dan yana kullandım. Ses ile ilgili çalışmalarımı uzun yıllardır Logic Pro ile yapıyorum

Bazı zamanlar olay kamerada ve mikrofondaymış galiba da dedim, belki de çoğumuzun dediği gibi bazen de içerik iyi olsun gerisi fasa fiso da dedim. Sonuçta her ikisi de gördüğünüz gibi ayrı düşünülemiyor bir noktaya kadar. Ama iyi bir hikayeniz varsa. Sizi azıcık duysak ucundan görsek de o fikir yayılır büyür emin olun. Ekipman dediğin alınır zamanla.

Öncelikle bu konularda ne bilmediğimi öğrenmeye başladım, sonra bilgimle neyi ne kadar yapabileceğimi anlamaya başladım. Bu çok mühim. İster bir şarkı kaydı olsun, ister bir sıradan video. Sanırım önce, doğru araştırabilmek için, konu ne olursa olsun neyi bilmediğimizi bilmemiz gerekiyormuş. Sonra sonra oturuyor kafamızdaki fikirleri bir yola sokabilmek. Ha en önemlisi de bir kanal açacağım ama ne anlatayım. Böyle bir soruyu soran henüz buna hazır değil belli ki; bunu bir yazsın kenara. Kendinize durduk yere icat çıkarmayın, zamanla bir konuda ihtisas sahibi olduğunuzda, bir şeyi sunabildiğinizde kendiliğinden patır patır anlatılır zaten.

Malzeme temininde zaten müzik yaptığım için bir iki ekipmanım kendi stüdyomdan oldu, mikrofon, stand, ses kartı, pop filter gibi. kamerasını, softboxını, içine ampüllerini aldım, taşınabilir led ışığı, usb mikrofonunu, yaka mikrofonu edindim. pat diye değil tabi. İhtiyacım olduğunu, eksikliğini hissettikçe. masa üstü mikrofon kullandım, sonra hareketli bir şeyler anlatacağım zaman yaka mikrofonu kullanmalıyım dedim. biraz aydınlığa ihtiyacım oldu gece, bir led ışık alayım dedim. böyle böyle, araştıra araştıra bir şeyler edindim. gerçi hızımı alamayıp, henüz çok da gerekli olmayan şeyler de almış olabilirim ama onları da ileride kullanırım diyerek kendimi biraz rahatlatayım şimdi.

https://www.instagram.com/p/BecuoZGj6Nm/

Onlarca foruma bakıp, video izleyip hangi video düzenleme programının bana daha rahat geleceğine baktım, Final Cut Pro’yu beğendim. onu satın aldım. Ama Adobe Premier Pro da bu işi yapanların, sinema profesyonellerinin eli ayağı, final cut da olduğu gibi. Belki ileride de onu alırım. Düzenleme yaparken bilgisayar ağırlaştığı aşamalarda gittim ram takviyesi yaptım derken ufak ufak öğrenmeye başladım. 10 dakikalık bir videonun düzenlemesinin 2 saat sürdüğü de oldu, zamanla daha da kısalttığım zamanlar da oldu. Yaptıkça, piştikçe gelişiyor bildiğiniz gibi.

Hem öğreniyorum, hem de bakın ben bunu yaptım güzelmiş, size de tavsiye ederim diye kanalda yayınlıyorum. Bu bir senenin bana çok faydası oldu kesinlikle.

Öyle öyle . 1 sene içinde ancak 25 tane video yayınlayabildim. Hedefim her pazar bir video iken binbir bahane ile oldu size 25 video. %50 bir başarısızlık ya da iyimser bakarsak hiç yoktan %50 daha başarılı bir gelişme.

Halbuki başından zannediyordum ki, zaten 10 dakikalık videolar çekerim hemen kesip biçer yayınlarım diye düşünüyordum. İşin çok da öyle olmadığını 1–2 video sonra anlamış oldum. Ne o on dakikalık videolar on dakikada çekiliyor. Ne de düzenlemeler şak diye hemen bitiyormuş.

Hatta çektiğim 2. Videoda anladım ki. Nasıl bir iş almışım başıma. Bu disiplini nasıl sağlayacağım. Kendimce dedim ki . Bir şarkıyı basitçe nasıl kayıt yapıldığını anlatayım. Hem içerik olsun, hem de ben de alışmaya çalışayım video düzenleme işine. Gitar, piyano, vokal, davul derken 12 video 13 ses dosyası oldu mu size 50 gb, karşıma alıp ben nasıl senkronize edicem bunca dosyayı derken anlamış oldum nasıl bir işe bulaştığımı. Zaten çekim yapmam 3 gün sürdü. Aksiyon kamerası yerine kafama web camerası takmam işi zorlaştırdı tabi biraz 🙂O videoyu düzenlemem 1 haftamı almıştı. Zamanla ufak ufak öğrenirim dediğim programı mecburiyetten biraz daha hızlı çözmez zorunda kaldım tabi 🙂

https://www.instagram.com/p/Bd8AP6nD3SZ/

Öğrenmek istediğimiz, araştırıp, deneyim sahibi olmak istediğimiz şeyleri işi bileninden dinlemek istediğinizde genelde o kişiye bi’ haller olur bir havalara girerler. Bunlarla çok karşılaştım. Sizin de karşılaştığınızı tahmin ediyorum. Bastığı gitar akorunun adını söylemekten imtina eden, beğendiğiniz bir çalışmayı nasıl yapıldığını sorduğunuzda lafı değiştiren bir çok kişi olmuştur. Hatta bir defasında bir programın yurt dışından diplomalı eğitimini aldığını söyleyen birine bence hemen bir kurs oluşturup burada eğitim vermelisin dediğimde, öğretmem ki gelsin insanlar işlerin bana yaptırsın, ben öğretirsem bilenler çoğalır bana iş gelmez diye cevap vermişti. Böyle düşünenleriniz vardır belki ama benim yaklaşımım biraz farklı oldu bu işe.

Zor öğrendiğim, anlatılmayan, ‘yaa o zor şimdi boş ver’ denilerek geçiştirilen çok şey oldu. Bir çoğumuz benzerleriyle karşılaşmışızdır. Bir bilgi vermek, doğru olduğu sürece iyi şeyler yapabilmeye yönlendirmek, özendirmek harika hissettiren şeyler. Bir çok bedelin üzerinde değerler. Elbette para kazanmanız gereken, yaptığınız işte motive olmanızı gerektiren şeyler var. Onun dengesini iyi ayarlamak lâzım. Ben bildiğimi geride bir şekilde bırakabilme uğruna yapıyorum. Umarım burada bu bilgiler, YouTube üzerinde pek çok değerli hazine niteliği taşıyan bilgiler, sonsuza kadar kalabilir, bir anda yok olmaz. Buralarda çok emek var çünkü.

Kanal nereye gider kim izler çok da bir analiz yapamadığım için. 1 senede 1000 kişilik bir izleyici olsa her sene 1000 kişi eklense diye düşünürken, bu durum beklemediğim bir şekilde 4 ay içinde oldu ve beni bastı bir stres. Hadi yarısı eş dost desem, ee o 500 kişi kim. Tanımadığım o 500 kişiden dolayı yaşadığım stres ile her video konusunu yok bu olmaz şimdi basit kaçar, o kadar insan var ayıp olmasın diye diye bir mahcubiyet içindeyken o 1000 kişi ertesi ay 2000 sonra 3000 derken bir senenin sonunda şimdi 4000 kişi oldu. Çoğu kanalın bir kaç gün hatta saatte eriştiği sayılar. Ama bana epey çok.

https://www.instagram.com/p/BhZagPYgdiE/

En son bu kadar kalabalığın karşısında Antalya’dayken Özlem Tekin’in alt grubu olarak çıktığımız bir konserde görmüştüm. Onda da kafamı klavyemden kaldıramamıştım zaten. Her yerde son ses hoparlörler vardı. heyecandan 250 atıyordu muhtemelen nabzım. Şimdi o kalabalık burada olunca ve bir nevi anonim olduğu için kimler olduğunu görmediğimden de, acaba kim bu izleyenler, ya işin çok bileniyse beni eleştirirse, ya hiç bilmeyeniyse beni sorularıyla zorlarlarsa diye diye kendimi kendimi bir garip girdabın içine soktum. Gerçekten enteresan gelebilir belki ama bende hissettirdiği durum bu. Her defasında daha yanlış yapmamaya, dikkatli olmaya çabalıyorum. Her izleyici bir misafir, her abone bir dikkatli ol uyarısı benim için. Ayrıca tekrar burada benimle olduğunuz için teşekkür ederim. Şu anda bu videoyu 4000 kişinin 1000 kişisi duysa yine çok mühim.

Videoyu /yazıyı çok uzatmadan, kaç dakika oldu gerçi de. böyle bir kanalda içerik hazırlarken Naçizane nelere dikkat ediyorum. Bunlardan bahsedeyim kısaca.

-Eğer teknik bir bilgi verecekseniz elinizde önceden çalışılmış bir metin olsun. Doğaçlama anlatırken atladığınız kimi noktalar olabilir nerede ne anlattınız, hangi cümleden sonra nereyi girdiniz karışabilir aklınızda. Ama düzenli ilerlerseniz video üzerinde hem düzenlemesi kolay olur, ezberden konuştuğunuzda atladığınız noktalar için yorumlara ya da video üzerinde parantezler açarak bilgi eklemek zorunda kalmazsınız ki çok da profesyonel durmuyor o zaman da.

Ben videolarımı yayınladıktan sonra metin halini blogumda paylaşıyorum. Siz de yapabilirsiniz. Kimileri videodan kimileri de metin üzerinden takip etmek, notlar almak isteyebilir. İzleyicinize her türlü seçeceği sunmak işe keyif katar. Ve aynı zamanda ne konuşulacağı az çok belli bir içerikte doğaçlama ile heyecanın da eklenmesi yüzünden video çekimi dakikalarınızı almadan çabucak bitecek, işinizi hemen sonlandırabilirsiniz böylece.

Kullandığınız programların elbet kısa yol tuşları vardır. Bunları kendinize göre daha da kısaltıp, hızınızı arttırabilirsiniz. Ya da bunun gibi kısayolların üzerinde yazdığı klavyenizin üzerini kaplayan silikonlardan alabilirsiniz. Ama kendi kısayollarınızı yapmak en hızlısı belki de. Misal ben cümle aralarındaki beklemeleri, ımmları, hımmları videoda sevmediğimden aralarda jump cut dediğimiz kesmeler kullandığım için 100’den fazla kez belki Command + shift ve b tuşlarına aynı anda basıp videoyu keseceğime, sadece q harfiyle kesip, yanındaki w tuşuyla da atmak istediğim kısmı tek tuşla basıp siliyorum. Böylece Çalışma sürem yarıdan da fazlasına indi. Zaten bu tip işlerde bilgisayar başında girdisi çıktısı, alttan, üstten yazısı, video içinde videosu fotosu, logosu, ses ayarı , renk paleti vs derken epey bir zaman geçireceksiniz, ne kadar az zaman geçirseniz kârdır. Arta kalan zamanı da kendinize ayırmış olursunuz.

video düzenlerken, standart kısayolları kullanıyorsanız bu kaplama işinize hız katacaktır.

-Periyodik zamanlamaya dikkat etmek gerek. Her ne kadar düzene oturtamasam da, Ben her pazar diyorum ama eğer size daha makul geliyorsa 2 haftada bir çarşambaya söz verin. Biz de bilelim ki kanalınızın 2 haftada bir çarşamba günü yeni bir videosu var. Böylece sıkı takip etiğimiz bir programı takip eder gibi videonuzun yolunu gözleyelim.

Youtuber Olmak serisinin 3. videosunda dediğim gibi ses ve görüntü kalitesi konularında tasarrufa da gidebilirsiniz. En iyiyi kullanmak zorunda olmadığınızı bilin, asgaride sizi ne kurtarır ona yönelmeye çalışın. Zamanla, kendinizi moral ve finansman olarak motive ettiğinizde ufak ufak yine yaparsınız yeni alış verişlerinizi. Youtube’dan gelmeyecek olanı Youtube’a gözü kapalı harcamayın derim.

Youtube Kanalı açayım ama ne anlatayım bilmiyorum dediğiniz an aslında anlatacak bir şeyiniz yok demektir. Ustalaştığınız bir konu yoksa, zaten hali hazırda olan binbir tanesinden farkınız kalmaz ve kendinize ve sunum yaptığınız ortama katkınız olmayacaktır dolayısıyla. Kendinize biraz daha zaman tanıyın.

-Özellikle bu dediğim YouTube ‘da para varmış 3–5 bi’ şeyler kazanırız belki heyecanıyla olan şeyler. 1000 reklam görüntülemede 1 lira kazandığınızı düşünerek bu işe girebilirsiniz. Yani burası gibi abonesi belli bir sayıda kişiye kadar ulaşacak, belli bir izlenme alacak kanallardansanız özveriyle yapmaya çalışın işlerinizi, para yokmuş neden emek vereyim ki diye düşünmeyin. Para yok ama özveri çok olabilir.

Hayatınızdaki O bahsi geçen dikili ağaç belki de burası. Çektiğiniz , bir şeyler öğrettiğiniz içerikler. birilerinin hayatına dokunmak, bir şeyler öğretmek, anlatmak, tavsiye vermek, değer katmak belki de kendinizi iyi hissettirecek, gururlandıracak, tanımadığınız insanların sizi değerli görüp yorum ve fikirlerini söylemesiyle gününüzü keyiflendirecek, size başka kapıları aralayacak. Öyle düşünün. Başka kapılar neler?.

Belki bir iş fırsatı, belki yaptığınız işte bir reklam yüzü olma, belki bir sponsorluk alma ya da o çok istediğiniz şirketler göndersin ben tanıtayım, bir markanın yüzü olayım hayali. Hepsi kendinizi nasıl sunduğunuz ile alakalı.

Ancak sponsorların hemen geleceğini düşünmeyin. Binlerce çok takipçili, sürekli bir şeyler tanıtan, makyaj yapan, eğiten, öğreten, kutu açan, yemek yiyen, pişiren kanal var. Onların arasından sıyrılıp ürün gönderilen, hediye edilen ya da size özel indirimler, adına ürünler çıkartılan bir isim olmak için biraz daha zamana ihtiyacınız olabilir.

sayısız youtuber cennetinin(!) içindeyi sayın seyirciler

Paylaşmaya değer, karşınızdakine gerçekten bir şeyler katabileceğini düşündüğünüz şeylere yönelin.

Ben keyif aldığım için bu işi yapmaya devam etmek istiyorum. Henüz 1. Yılımdayım. Önümü görebiliyor muyum, görebildim mi? tabi ki hayır. Işıkta, kamerada lenste, renkte tam istediğim gibi oldu mu her şey. Ona da hayır. Çok önemli mi değil. Zamanla ben de yapa yapa öğrenip, arkadaşlar bakın böyle yapınca daha güzel oluyormuş, boşa çile çekmeyin de diyeceğim size. Hangi alan olursa olsun, iyi düzenlenmiş bir iş planı ve disiplinli çalışma ile aklınızdakini rahatlıkla sunabileceğinize inanıyorum.

Tavsiyeler bitmez tabi.. Zamanla hepsinin üstesinden geleceğimize de inanıyorum.

Birazcık kendimle, bu işlerle ilgili konuşmak istedim. Cidden zorlandığım durumlar oldu. Ben çektim siz çekmeyin dedim..

Bir videonun daha sonuna geldik. İzlediğiniz için teşekkür ederim. Kanal ile ilgili aklınızdan geçen tavsiyeleri, şunlar olsa güzel olur, bunlara da değinebilirsin dediklerinizi lütfen aşağıda belirtin. Yukarıda anketlere göz atın.

Bir sonraki videoda hem soru cevap gelecek. Hem de 2019’da size sunmak istediklerimle ilgili güzel planlardan bahsedeceğim.

Sağlıcakla kalın. Görüşmek üzere.