Neden Kendi Sesimizi Farklı Duyarız?

Neden Kendi Sesimizi Farklı Duyarız?
‘’Hayır olamaz! Bu benim sesim değil!’

bir kayıtta sesimizi duymamız, kendi duyduğumuzdan hep farklı değil mi?

Bu paylaşımımda bir şarkıyı kaydederken hangi adımları atarız, yaklaşık olarak hangi sırayla kayıt alırız konusunu anlatmaya çalışmıştım.

Videoyu yayınladıktan sonra da aklıma, vaktiyle benim bu ses -kayıt hadiseleriyle ilgilenmeden önce, ilk farkettiğimde çok şaşırdığım, sonra zamanla alıştığım bir konu geldi.

SESİMİZİ KAYDETTİĞİMİZDE, TEKRAR DİNLERKEN KENDİ SESİMİZ NEDEN BİZE YABANCI GELİR?

Burada kendi sesini yabancılayan bir bey görüyorsunuz 🙂

Sesimizi kaydetme konusunda bir geçmişimiz yoksa, sesimizi bir ses kayıt cihazına, bir telefona ya da bir mikrofonla stüdyo programına kaydettikten sonra geri dinlediğimizde, kendi sesimizin bize başka birinin sesi gibi geldiğini farkederiz. aslında zannederiz.

Bir telefon, bir ses kaydedicisi ya da bir stüdyo ortamı sesimizi kaydetmemize elverişli amatörden profesyonele doğru ilerleyen adımlar

işi teknik olarak anlatmak gerekirse;

Örneğin telefona sesimizi kaydettik ve tekrar dinliyoruz. Aslında buradaki kendi sesimiz, ama buna alışık olmadığımız ve konuşurken kendimizi hep vücudumuzdaki titreşimlerle beraber duyduğumuz için, bize ‘’benim sesim bu kadar farklı mı?’’ sorusunu sordurtuyor.

Şimdi bu ne demek oluyor? İşi biraz daha derinlemesine anlatmak istiyorum..

Kendi sesimizi bir ses çalıcısı üzerinden duyduğumuzda hoparlörden çıkan ses dalgaları, hava yolu ile kulaklarımıza ulaşır ve sesimizi diğer insanların duyduğu gibi duymuş oluruz.

Yani sadece harici olarak, tek bir kaynak üzerinden duymuş oluruz.
Birisi ile konuşurken kendi sesimizi duyduğumuzda ise, sesi 2 farklı şekilde duymuş oluruz. İlkinin yanında bir de dahili olarak.

Harici duyumda, öncelikle ağzımız üzerinden çıkan sesi duyuyoruz, bu başkalarının duyduğu ses de oluyor tabi.

Dahili duyumda ise; kulağımıza ulaşan ses dalgaları, kulak kanalı boyunca ilerler ve iç kulaktaki koklea olarak isimlendirilen salyangoz şeklindeki yapıda bulunan tüy hücreleri tarafından algılanır. Bu hücreler ses dalgalarını sinir iletilerine dönüştürüyor, bu sinyaller sinir hücreleri tarafından beyne iletiliyor ve biz sesi duymuş oluyoruz.

Koklea veya kulak salyangozu, iç kulağın işitsel kısmıdır. İç kulağın içinde,spiral şekilli bir boşluktur. İnsanlarda kendi ekseni etrafında 2,5 dönüş yapar. [1]Kokleanın içinde işitmenin duyu organı olan Corti organı vardır. Corti organı; kulakta duyu almaçlarının en yoğun olduğu yerdir.

Kendi konuşma sesimizi duyarken, hem içeriden (kafamızın içindeki titreşimi hissederek) hem de dışarıdan, (kulaklarımızla) duyuyoruz.

Kaydedilmiş sesimizi dinlerken ise sadece dışarıdan (buna kulaklık, vs de dahil) sesi duymuş oluruz..

(Solda kendi sesimizi , sağda kaydettiğimiz sesi duyarken)

Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları diğer dış kaynaklı sesler gibi havada yayılarak kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır.

Ancak ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde bu titreşimler boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir.

Kokleaya ulaşan bu titreşimlerin frekansı havada yayılan sesin frekansından daha düşüktür. kendi sesimizi bu iki farklı yoldan ulaşan ses dalgalarının birleşimi şeklinde algılarız.

Yazıdan okumak yerine dilerseniz, hazırladığım 4.5 dakikalık videoya da göz atabilirsiniz. İyi pazarlar.

Eğer daha önceden hiç deneyimlemediyseniz, kendi sesinizi kaydedin ve dikkatlice dinleyin. Dinledikçe kendi sesinizi gerçekten de kendinize benzeteceksiniz (zaten aslında aynı şeyden bahsediyoruz 🙂

Umarım bu konuda biraz olsun aydınlatıcı olabilmişimdir. Okuduğunuz için teşekkürler.